-
1 kriz
кри́зис (м)* * *врз.кри́зисkriz geçirmek — пережи́ть кри́зис
ekonomik kriz — экономи́ческий кри́зис
hükümet krizi — прави́тельственный кри́зис
kalp krizi — серде́чный при́ступ
malî kriz — фина́нсовый кри́зис
sinir krizi — не́рвный припа́док
-
2 kriz
кри́зис, перело́м; крити́ческий моме́нтkriz devresine girmek — вступи́ть в пери́од кри́зиса
kriz geçirmek — пережи́ть (перенести́) кри́зис
kalb krizi — серде́чный при́ступ
sosyal kriz — социа́льный кри́зис
◊
kahkaha krizi — при́ступ сме́ха, истери́ческий хо́хот
См. также в других словарях:
kriz geçirmek — 1) bir organda birdenbire fizyolojik değişiklik olmak Bir kalp krizi geçirdi. 2) mec. bunalım içinde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kriz — is., tıp, Fr. crise 1) Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu. Ç. Altan 2) Bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım 3) Bir şeyin çok kıt bulunması durumu 4) … Çağatay Osmanlı Sözlük
borusu tutmak (veya tutulmak) — ağzı köpürerek kriz geçirmek, çok öfkelenerek etrafa saldırmak Ben evin içinde zaten borusu tutulanlardan bahsedildiğine pek çok defalar müsadif olmuştum. H. Z. Uşaklıgil … Çağatay Osmanlı Sözlük
bunalım — is. 1) Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz 2) Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran, kriz Bunalım anlarında insanın yüreğini, en ürkütücü olasılıklar yoklamaz mı? A. İlhan 3) ruh b. Uyaranlara karşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
buhran — is., Ar. buḥrān Bunalım, bunluk, kriz Üç gecedir gelmiyor, o kadar buhran içindeyim ki. P. Safa Birleşik Sözler sinir buhranı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller buhran geçirmek buhrana tutulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük